Ölçüsüz Emek: Ahşap Tekne -VI-

Üç yıl önce Yengeç 75 günlük kara macerasını bitirip denize döndükten sonra tamamlamıştım son bölümü. Bugün 14 Haziran ve çevremde herkes atıp halatları açılırken benim koca karınlı haspam çekek sahasında, tek başına denize döneceği günü bekliyor. Geçen sefer de 16 gün kontrat yapıp başlamıştık kara macerasına ve 75. günde anca dönebilmiştik denize. Bu sefer altı ayı da geçti.

Göcek, 2018

Hal böyle olunca artık iyiden iyiye sıyırmaya başladım. Malum, kayığı yüzdürebilmek için çalışmaya başlamıştım kış aylarında. Bir yandan da polyurea kaplayacağım deyyu bir firmayla anlaşmıştım. Polyurea kısmı zaten fiyasko oldu. Olduğu yetmiyormuş gibi bana en az iki aya mal oldu. Dahası kaldık cehennem sıcaklarına ve her günüm kabir azabıma döndü.

“Züğürt tahta kayık sahibi” adlı oto-portre çalışması.

Bu arada Haziran gibi işlerin hafifleyeceğini öngördüğümüz atölyede de işler bitmek bilmeyince son günler tam anlamıyla kabusa döndü. Günler genelde o tekneden bu tekneye sekerek, yelken sökerek, yelken takarak, arada boş kalabilen zamanlarda da Yengeç’te çalışmaya çalışarak geçiyor.

Sorun şu ki Yengeç boyutlarında bir teknede üç-dört saat boyunca yaptığınız işin karşılığını göremez, hatta psikolojik olarak çökersiniz. Bunu en çok Cem yaşıyor son zamanlarda. Fırsat buldukça yarımda geliyor, ortalama yarım saatte bir ne kadar yol aldığına bakıp ardından bana ve kayığıma sövüyor.

Zaten çevremde kim varsa ağız birliği etmişçesine aynı şeyi söylüyorlar sürekli; “Sat, daha küçük ama fiber bir kayık al.” Demesi kolay! Ben düşünmüyorum mu sanıyorsunuz? O kadar sıkça geçiyor ki aklımdan satıp, daha küçük, hemi de laylom bir kayık almak, bir marinaya bağlayıp kış geceleri biraz olsun huzurlu uyumak, karaya aldığımda en fazla bir haftada tozunu atmak…

Öznesi laylom kayık olan en saçma cümle bile Yengeçle olan serüvenimden bin kat daha mantıklı. Ama gel gör mantık da mantık deyyu ahkam kesmeye bayılan bendeniz söz konusu olan bu koca götlü, koca karınlı kart sarışın olunca önce dellenip “Satacam ulan!” diyorum, sonra “Saçmalama lan, denyo! Hangi kayığın havuzluğunda böyle yayılacan, hangi kayıkla her havada seyri göze alacan, hangi kayıkla gece-gündüz cebelleşip yaşamını keyifli kılacan” gibi mesnetsiz ama kulağıma son derece hoş gelen cümleler kurup vazgeçiyorum. Türkçesi, yemiyor! Arkadaş iki kere küt diye boşanmış adamım, bir kayıktan vazgeçemiyorum. Kırk yıllık evli çiftler gibiyiz hatunla, söyleniyoz, ediyoz ama ayrı da duramıyoruz.

Hadi de ki satmaya karar verdim. Lan parayı bastırana verebilir miyim ben kayığımı? Her santimetrekaresinde ölçüsüz emeğim var. Kalafatlarının altında bile ne var, ne yok biliyorum. Her seferinde sıkışıp çıkamayacağımı bildiğim halde zincirliğine bilr altı kere girmişim. Hangi şerefsiz kurt, hangi ağacını ne kadar yiyebilmiş, hangi yamasını hangi ağaçtan yapmışım, hangi aağacı ne kadar çürük… adam kayık almayacak ki, beş yılı aşkın bir süredir ölçüsüz bir emekle varedilmeye çalışan otuz yaşında -bana göre- bir sanat eseri alacak. Şimdi içinde “Angaranın bağları” çalacak bir hanzoya dünyaları verse verir miyim lan ben kayığımı! 5 senedir gündüzleri hardrock, geceleri Callas dinlemeye alışık benim haspam:)

De ki adam düzgün adam, yeter mi? Kaç para değer biçeceğim arkadaş ben bu kayığa? Bu boyda tırhandil yapacak, hem de adam gibi düşürecek usta bile kalmamışken, yani belki de türünün son örneklerinden biri olan Yengeç sizce kaç para eder? Ha derdim para, doğru ama bir alamatra fiyatına mı vereceğim Uğur ustanın 30 yıl önce tüm birikimiyle hayat verdiği bu kereste yığınını?

Ya işte böyle saçmasapan ve çok bilinmeyenli bir denklem Yengeçle ilişkimiz. Facebook’ta var ya bir seçenek; “İlişki Durumu: Karışık”… tam da böyleyiz bu aralar.

Şimdi bayram tatilinden istifade atölye tatil. Yarın kahvaltıdan itibaren tam gün mesai. Sabah basiretsiz, beceriksiz ve de şerefsiz ustanın sertleştirici koymadan, kayığı yıkamadan ve de astar vurmadan sürdüğü macununun armuzlarda kalan son kısımları temizlenecek, ardından astar vurulacak ve mümkün olan en kısa zamanda macuna başlanacak ki artık ahşap daha fazla açmasın sıcaktan. Ola ki bitti, ardından üstyapıda sökülen ağaçların yenileri alıştırılacak, komple armuzlara yeni derz açılacak, derzlere sika çekilecek, kasara komple zımparalanacak, küpeşteler zımparalanacak ve kasaraya vernik, küpeştelere yağ sürülecek. Ardından borda zımparalanıp yeniden sarıya boyanacak. Astar ve zehirli vurmadan önce tüm yeni ana kovanları ve vanalar monte edilecek, tesisat hortumları değişecek. Son olarak sökülen dümen palası yerine konacak ve muhtemelen düzinelerce eksik kalan işle denize dönülecek. Bir kısmı yaz boyunca ağır ağır yapılacak, bir kısmı ötelenecek.

Ya cidden, sizce kaç para eder Yengeç? Cidden merak ettim…