TÜİK verilerine göre, Gayrı Safi Milli Hasıla birinci çeyrekte yüzde 11.7 artış kaydetti, cari fiyatlarla gayri safi yurt içi hasıla 243 milyar 258 milyon lira oldu. Bu artış oranıyla Türkiye 2010 yılı ilk çeyreğinde yüzde 11.9 büyüme kaydeden Çin’i geçmeyi başaramadı ve ikinci en hızlı büyüyen ülke ünvanını aldı.
Tam da zil takıp oynamaya hazırlanırken %11,7’lik büyümenin rüzgarından olsa gerek, bir önceki dönemdeki %14,5’luk küçülme sırasında kaçan şemsiye dönmeye başladı içeride. Dolayısıyla bir kez daha düzlükte, hızla ve kontrolsüzce ilerleyen bir refah ekonomisinin beceriksiz bir girişimcisi olmaktan öte geçemedik.
Tabi her işe yaramaz ama anayasal haklarla korunan kıl vatandaş gibi başladım düşünmeye. %11,7’lik büyümeden payıma düşeni kimden, hangi kurumdan istemeliyim acaba? Normal yollardan tarafıma ulaşmadığına göre bir yerlerde takılmış olsa gerek.
İşletme Fakültesi mezunuysanız mütevazi de olsa bir ekonomi eğitimi ister istemez alıyorsunuz. Üzerine biraz da ilgi duyarsanız sorun katmerli oluyor. Şimdi gemi azıya almış bir memleket, önemli bir kısmı işsiz ama sorun yok, az bir çalışanı öyle bir çalışıyor ki, evelallah bütün millete bedel! Haklarını nasıl ödemeliyiz diye düşünmek yerine nerede benim payıma düşen %11,7 artmış ekonomik refah diye sorarken yüzüm kızarmalı, ben de biliyorum. Ama sormadan da edemiyor insan! Bankalar 10.000.000.000 TL kar ederken, badem bıyığın çapraz değeri jiplere endekslenmişken neden akbili dahi dolduramıyorum ben diye soruyor insan kendi kendine… hazımsızlık işte!
Anlaşılan bazılarının payına %11,7’lik büyüME oranı düştü yine…