Hiç masmavi bir ışığın içinde yüzdünüz mü? Ya da bir mağaranın içine girdiğiniz anda oranın hayvanı olmak, hayatınızın kalanını geçirmek istediniz mi? Hatta daha da ileri gidip mağarayı kendi yaşam alanınız olarak dekore etmeyi düşündünüz mü? Cevabınız hepsi için hayırsa Yarasalı Mağara’yı mutlaka görmelisiniz.
Biraz gözden uzak oluşu, biraz çılgın gece hayatı fantezilerinden nasibini alamamış olması sayesinde hala huzur opsiyonu sunabilen birkaç köşeden biri Adrasan. Hemen yanı başında Işığın Ülkesi Likya’nın düşen son kalesi Olympos’a sadece birkaç kilometre uzakta. Dere boyunca dizilmiş mini otelleri, doymak bilmeyen kazları, -özellikle bu mevsimde- kendi meyvelerini taşımaktan aciz nar ağaçları, etrafını çevreleyen dağların sunduğu eşsiz ve sürekli değişen atmosferi ile suyun üzerinde kaldığınız sürece de yaşam fikrine tapmak isteyeceğiniz bir yerleşim Adrasan.
Kara kısmı bolca anlatılmıştır eminim. Ama Adrasan’ın sualtı anlatmakla bitmeyecekmiş gibi geliyor insana. Her şeyden önce neredeyse sualtına indiğiniz her nokta bir dalış noktası. Ama özellikle iki mağarası var ki benzersiz bir dalış deneyimi ve sonsuz bir keyif sunuyor ziyaretçilerine. Adrasan’dan yirmi-yirmibeş dakikalık bir tekne yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Yarasalı Mağara ve Pırasalı Ada her sualtı tutkununun görmesi gereken bir nokta değil, yaşaması gereken bir deneyim.
Dalış prensipleri doğrultusunda derin olanından, Pırasalı Ada’dan başlayalım. Pırasalı Ada’nın doğu tarafına –yeterli sertifika ve tecrübeye sahipseniz- yapacağınız dalış size birkaç dalış keyfini bir arada tattıracaktır. Adanın kuzey ucundan dalışa başladığınızda ilk olarak palamut ya da akyalarca sıkıştırılan büyük gümüş balığı sürülerinin can havliyle senkronize yüzme gösterisi sizi kendinizden geçirecek. Aynı zamanda iyi bir akıntı dalışı noktasında olduğunuzu daha batmaya başlar başlamaz anlayacaksınız. Fakat Pırasalı’yı asıl benzersiz kılan aşağı yukarı kuzey-güney uzanımının orta noktasında yer alan eşsiz mağarasıdır. Kapısı 22 metreden başlayan ve 44 metreye kadar uzanan mağaranın ağzı aşağı yukarı 7 katlı bir apartman yüksekliğinde. Mağaranın girişinde adını tam olarak bilemediğim tül mercanlar var ki hepsi eşsiz birer sanat eseri gibi… İçeriye doğru yavaşça ilerlediğinizde genişçe bir galeride buluyorsunuz kendinizi. Mağaranın ağzına doğru baktığınızda göreceğiniz mavi tonunu uzunca bir süre unutabilmeniz mümkün değil. Bir de üzerine kafanızı kaldırıp mağaranın tavanına doğru bakarsanız tünelin ucundaki ışığı görebilirsiniz. Mağaradan çıkmayı becerebilirseniz, daha doğrusu kendinizi büyüsünden kurtarabilirseniz çıkar çıkmaz sizi karşılayacak olan akıntı –şiddeti her gün farklılık gösterebiliyor- sizi dalış parkurunuzun sonuna doğru yavaş yavaş sürükleyecek.
Bir adanın suları bu derece zengin olunca başı da dertten kurtulamıyor gibi. Öyle ki bir gırgır teknesinin takılan ağları adanın kuzey kısmını neredeyse bir baştan diğerine örtmüş vaziyette. 12-13 metre derinlikten başlayarak 40 metrelere kadar uzanan ağlar başta pasif avlanma olmak üzere birçok riski beraberinde getiriyor. Başta gümüş sürüleri ve kabuklular olmak üzere çok sayıda canlı şimdiden ağlara takılmış vaziyette. Dip yapısının da etkisiyle canlı yaşamı açısından son derece önemli bir tehdit söz konusu. Yanı sıra ağların kayalarla bütünleştiği noktalarda uzun vadede oluşacak organik kirlilik de cabası. Yaklaşık bir saatlik bir çalışmayla gümüş sürülerinin yoğun olduğu bir bölgede yer alan gırgır ağlarının aşağı yukarı 25 metrelik bir bölümünü keserek toplayabildik. Bu gerçeküstü dalış cennetinin geleceği açısından zaman kaybetmeden bir şeyler yapmak gerekiyor.
Pırasalı Ada’nın hemen karşısında yer alan Yarasalı Mağara’ya vardığınızda tüm zırvaları geride bırakıp tekrar varoluşa şükredebilirsiniz. Aslında minik bir tepeyi baştan başa geçen bir tünel olan Yarasalı Mağara’nın girişi hemen koyun içerisinde 2-2,5 metre derinlikte. Neredeyse zifiri karanlık tünele girdikten sonra gözlerinize ortama alışması için biraz zaman tanırsanız uzakta bir yerde –yine- tünelin ucundaki ışığı göreceksiniz. Yarasalı Mağara’ya adını veren yarasalar tünel boyunca herhangi bir noktada yüzeye çıktığınızda ya tepenizde uçuşuyor ya da miskince uyukluyor olacak. Bölgede yer alan iki dalış merkezinin aldığı ve örnek olması gereken kararla sezon başında itibaren yarasaları rahatsız etmemek adına yüzeye çıkılmıyor. Tünelin ucundaki ışığa yaklaştıkça derinliğin yavaşça arttığını hissedeceksiniz. Nihayet çıkışa vardığınızda 14 metre derinlikte masmavi bir pencereden bakacaksınız dünyaya. Fakat sanmayın ki Yarasalı Mağara bitti…
Mağaranın çıkışına ulaştığınızda dışarı çıkmayıp hemen sağa kıvrılır ve yüzeye doğru yükselmeye başlarsanız Yarasalı’nın asıl hazinesine ulaşacaksınız. Alışageldiğiniz, bildiğiniz ne varsa hepsinin ötesinde, zamanın durduğu bir noktada masmavi bir ışığın ortasında huzur kavramına neredeyse dokunabilecek denli yakın hissedeceksiniz kendinizi. Öyleki bu dalışın en büyük zorluğu bir noktada bitirmek.
Yarasalı Mağara’nın bu yaz ki asıl bonusu mağarada yavrulayan bir Akdeniz Foku… Hala arada bir mağaraya geldiğinden mağaraya girmeden önce dalış rehberlerinin uyarılarını dinlemek yerinde olacaktır.
Adrasan’ın yakın çevresinde Çoban Limanı, Sazak Koyu, Beşadalar, Lahitler gibi daha bir çok dalış noktası mevcut. En uzak nokta aşağı yukarı bir-birbuçuk saat mesafedeki Beşadalar. Fakat kesinlikle geçen zamana değiyor.
Uzun uzun anlatmak mümkün ama kısacası her noktasında lahosları, orfozları, tormpet balıkları, sincap balıkları, gölge balıkları, akyaları, gümüş sürüleri, mercanları… tür çeşitliliği, dip oluşumları ve özellikle de iki muhteşem mağarası ile aklınızı başınızdan alacak bir dalış bölgesi Adrasan…