Zanzibar tekneleri

Döneli bir ayı aşkın bir zaman oldu ve bir türlü fırsat bulup yazamadım. Geçtiğimiz ay ikinci Zanzibar seferimi de tamamladım ve şimdi Ekim ayında yapacağım üçüncü seferi bekliyorum sabırsızlıkla…

Son seferin benim için en keyifli kısmı sanırım bu forumdaki herkesin ilgisini çekecektir: yelken seyri.

Öncelikle belirtmeliyim ki seyir yaptığımız teknede öyle keyfim yerindeydi ki fotoğraf çekmek aklıma bile gelmedi. Yine de iki turumun fotoğraflarından bir Zanzibar Tekneleri albümü oluşturdum sizin için:

Nasıl anlatmalı bilemiyorum, sanırım bu teknelerle seyrin en büyüleyici özelliği her şeyin sinir bozacak kadar basit olması.

Genel olarak bir kaç tip tekne var.

Bu tekneler tek kişi tarafından başta balıkçılık için kullanılıyor. İçine sığamayacağınız kadar dar. Çoğu zaman tekne balıkçının iki bacağının arasında kalıyor 

 Kıyıdan yelkeni dikerek çıkıyor, her türlü havada, her türlü manevrayı sadece yelkenle yapıyorlar.

Bizim seyir yaptığımız bunun benzeriydi. Doğrusunu isterseniz teknelerin tümü birbirinin aynı zaten. Kıyıdan sırıkla itilerek başlayan seyir son derece çabuk bir şekilde açılan yelkenle sürüyor. Kürekleri el oyması ve kaşık şeklinde. Yaklaşık 10 metre uzunluğundaki tekne üç kişi ile seyrediyor. Biri dümenci ki aynı zamanda iskota da onda. Bir tanesi yardımcı ve pruva gözcüsü. Üçüncü kişi ise gerçekten nefis bir işlev görüyor; değişken safra olarak rüzgarüstü tarafında kayağın üzerinde dikiliyor 

 Denge ondan soruluyor… İki yandaki kayaklar aynı zamanda mafsallarından kırılarak gelgit zamanı tekneyi taşıyan sehpa görevi de görüyor.

Bu boyuttaki tekneler küçükler gibi masif ağacın oyulmasıyla yapılmıyor. Genel olarak son derece kaba hatlara sahip. Ancak o denli pratik bir kullanımı var ki gerçekten büyüleyici. Saniyeler içinde yelken açılıyor, tremola atılıyor ya da toplanıveriyor.

 Tüm teknelerde görülen dar borda bu teknede de aynı. Tekne adeta bıçak gibi. Her teknenin pruvasında elle şekil verilmiş bir ters davlumbaz diyebileceğim detay serpintiyi büyük ölçüde kesiyor. Kayaklar sayesinde yalpa şöyle dursun, ok gibi ilerliyor. Son derece palpa bir havada 4-5 knot civarında seyrettiğimizi tahmin ediyorum. Yelkenler ayrıca görülmeye değer.

Bu ise dalış, gezi vs için kullanılan motor ve yelkenle seyreden bir diğer yaygın tekne tipi. Seyri son derece eziyetli. Genelde motor güçleri evlere şenlik, 25-40 beygir civarı motorlar kullanıyorlar. Kayaklar olmadığından dar formu yalpanın dibine vuruyor. Hele bir de resife yakın seyrediyorsanız evlere şenlik. Mnemba Atoll’üne dalışa gittiğimiz tekne bunun aynısıydı. Yol bitmek bilmedi .

 Dönüşte resif civarında kaba dalga olduğundan kaptanımız resifin içine girerek kıyıya yakın seyretti. Bu seyirde olmanızı ayrıca isterdim. Tekne altını vurmaktan bir hal oldu, sanırsınız ki arazi aracıyla off-road yapıyoruz. Fakat bu durum kaptan dahil kimseyi ne rahatsız, ne de tedirgin etmiyor. Bu arada belirtmeliyim ki su yapmayan tekne kesinlikle yok 

 Bu teknelerde yelkeni daha çok akşam üstü günbatımı turlarında turistik amaçlı kullanıyorlar. Uzun seyirlerde benzin 1,2 USD olduğundan abanıyorlar motora…

Bu tekneyi Stone Town’da gördüm ve bakakaldım ardından. Özellikle bastonuna deli oldum. Bunlarla hala yük taşıyorlar. Çok fazla yok. Daha doğrusu diğer tekneler kadar sık rastlamıyorsunuz. Bir sonraki gidişimde bunları da yakında inceleyeceğim.

Günübirlik geziler için kullanılan bu tekneler 25 beygirlik motorları ve dar gövdeleri ile gününüzü zehir etmek için tasarlanmış gibi. Kendi adıma dalga, yalpa vs demem deli olurum ama kazayla gruba bir tek deniz tutan şahıs dahil olduysa vay halinize…

Kıyı hattı boyunca sıkça karşılaşabileceğiniz masif ağaçtan oyulmuş bu teknelerle genelde kıyıya yakın yerlerde ağ atıp topluyorlar.

Sular çekildiğine bambaşka bir tablo çıkıyor karşınıza…

Neyse uzun lafın kısası Ekim’de döndüğümde çok daha detaylı fotoğraflar ve içerikle tekrar görüşmek üzere…